Tıbbi Direktör Abdi İbrahim Otsuka, polikistik böbrek hastalığı (PKD) hakkında çok faydalı ve şaşırtıcı bilgiler topladı.
Kronik, ilerleyici, kalıtsal bir hastalık olan polikistik böbrek hastalığı, böbreklerde ve başta karaciğer olmak üzere diğer organlarda kist adı verilen içi sıvı dolu keselerin çoğalıp büyüdüğü karmaşık bir hastalıktır. Böbrekte oluşan kistler normal böbrek dokusunun yerini alarak böbreklerin büyümesine neden olarak böbrek fonksiyonlarının azalmasına ve böbrek yetmezliğine neden olur. Polikistik böbrek hastalığı olan kişilerde böbrek kistlerinin yanı sıra karaciğer kistleri ve damar hastalıkları da görülebilmektedir.
Bazı hastalarda rahatsızlık vermeden gelişebilir.
Polikistik böbrek hastalığının en sık görülen başlangıç semptomları ağrı, idrar yolu enfeksiyonu belirtileri, gros hematüri nöbetleri (idrarda kan) veya tesadüfen tespit edilen hipertansiyondur. Ağrı ve hematüri en sık görülen klinik bulgulardır. Çok fazla kist nedeniyle böbrekleri büyüyen hastalarda ağrı daha sık görülür.
Otozomal dominant polikistik böbrek hastalığı, son dönem böbrek hastalığı vakalarının %8-10’undan sorumludur. Bu nedenle önemli bir morbidite ve mortalite nedenidir. Bazı hastalarda semptom ve bozuklukların görülmemesi mümkündür.
Böbrek fonksiyonlarındaki azalma, geri dönüşü olmayan böbrek hasarının bir işaretidir. Bu hastalarda özellikle PKD1 mutasyonu olanlarda böbrek yetmezliği gelişebilmekte ve ileri kronik böbrek hastalığının ortalama başlangıç yaşı 50, son dönem böbrek yetmezliği ortalama 53 yaşında ortaya çıkmakta ve yaşam beklentisi daha kısa olmaktadır.
Böbrek nakli nedenleri arasında 4. sırada yer almaktadır.
Türk Nefroloji Derneği verilerine göre 2022 yılında 3 bin 621 böbrek nakli gerçekleştirilirken, polikistik böbrek hastalığı da nakil nedenleri arasında dördüncü sırada yer alıyor.
Ülkemizde vakaların yaklaşık %60’ını akrabalardan yapılan böbrek nakilleri oluşturmakta ve bu durum kalıtsal bir hastalık olan PKD’de nakil sürecini zorlaştırabilmektedir.
Polikistik böbrek hastalığının prognozunda erken tanı ve tedavi önemlidir.
Hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak, böbrek nakli ve diyaliz ihtiyacını geciktirmek için erken tanı ve yeterli tedavi için bir nefroloğa başvurmak büyük önem taşıyor.
Sağlıklı bir diyet ve yaşam tarzı, semptomların hastanın ihtiyaçlarına göre tedavisi ve böbrek fonksiyonlarını korumaya yönelik tedavi yoluyla semptomlar kontrol altına alınabilir ve çeşitli komplikasyonlar önlenebilir.
Sizde veya yakınlarınızda bu hastalığın bulunduğunu düşünüyorsanız mutlaka bir nefroloğa başvurun.
Kaynak: (guzelhaber.net) Güzel Haber Masası
—–Sponsorlu Bağlantılar—–