1453 yılında İstanbul’un Osmanlılar tarafından fethinden sonra bu yapı Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye dönüştürülmüştür. 1934 yılında yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile müzeye dönüştürülmüştür. Ayrıca kazı ve yenileme çalışmalarına da başlanmıştır. 1935-2020 yılları arasında müze olarak hizmet vermiştir. 2020 yılında müze kapsamının kaldırılmasıyla yeniden cami statüsüne kavuşmuştur.
Ayasofya’nın müze olma süreci nasıl?
Ayasofya adı verilen yapı, 1453 yılında İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye dönüştürülmüştür. Pek çok tarihi belgede harap bir vaziyette olduğu görülen bu yapı, İstanbul’un fethinden sonra herhangi bir hasar görmemiş ve Yapılan sağlamlaştırma ve onarım çalışmaları sayesinde günümüze kadar en iyi şekilde korunmuştur. Tamamlamak. Ancak Osmanlı mimari unsurlarıyla yapılan eklemelerle kutsal bir mekan veya ibadethane olarak varlığını sürdürmüştür.
Ayasofya yapısı, Mustafa Kemal Atatürk’ün önerisi ve Bakanlar Kurulu kararıyla 24 Kasım 1934’te müzeye dönüştürüldü. Bu dönüşümün ardından 1 Şubat 1935’te ziyarete açıldı. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün izniyle başlayan çalışmalar on beş yıl sürdü ve 1947’de tamamlandı. Dünya Anıtlar Listesi’nde yer alan Ayasofya’nın kubbesi ve minareleri Saat 1996 yılında, Dünya Anıtlar Fonu’nun desteğiyle 1997-2002 yılları arasında restore edilmiştir. Müze, UNESO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor.
Ayasofya Camii’ne nasıl gidilir?
Ayasofya, İstanbul’un Fatih semtinde bulunan bir yapıdır. Sultanahmet’te bulunmaktadır. Sultanahmet’e ulaşmanın en kolay yolu tramvaydır. Ayasofya’ya Bağcılar-Kabataş arasında tramvayla gidip Sultanahmet durağında inerek ulaşılabilir. İETT otobüsleri ile İstanbul’un her yerinden Eminönü’ne ve ardından Ayasofya Camii’ne ulaşabilirsiniz. Ayrıca yakındaki İETT Adliye durağında inerseniz beş yüz metre yürüyerek Ayasofya Müzesi’ne ulaşabilirsiniz.
Ayasofya Camii’nin tarihi özellikleri nelerdir?
Tarihi bir yarımada üzerinde, Fatih Mahallesi’ndeki Sultanahmet Meydanı’nda yer alan Ayasofya, İstanbul’da inşa edilen en büyük Bizans kilisesidir. Aynı bölümde üç kez inşa edilmiştir. İlk yapıldığında Megale Ekklesia adıyla anılıyor. Megale Ekklesia Türkçede büyük kilise anlamına geliyor. 5. yüzyıldan itibaren Ayasofya ya da kutsal bilgelik olarak anılmıştır. I. Kilise, İmparator Konstantin’in oğlu İmparator Constantius tarafından 360 yılında yaptırılmıştır.
Söz konusu kilise bazilika planlı ve ahşap çatılı bir yapıya sahiptir. Kilise, 404 yılında dönemin imparatoru Arcadius’a karşı çıkan halk isyanı sırasında kısmen yakıldı ve yıkıldı. Bu nedenle II. Kilise İmparator II. tarafından yaptırılmıştır. 415 yılında Theodosius’lu mimar Ruffinos tarafından yaptırılmıştır. İkinci bina bazilika planlı, beş nefli, ahşap çatılı ve üç kapılı anıtsal bir girişe sahiptir.
II Ayasofya’yı kim inşa etti?
II. Ayasofya, İmparator Justinianus’a karşı 532 yılında başlayan ve tarih boyunca Nika İsyanı olarak anılan isyanın ardından yakılıp yıkıldı. Bugünkü Ayasofya, İmparator Justinianus tarafından dönemin iki önemli mimarı Tralles’li Anthemius ve Milet’li İsidore tarafından yaptırılmıştır. Bu binanın inşaatına 23 Şubat 532’de başlandı.
Bin usta, on bin işçiyle beş yılda tamamlandı. Bu tamamlanmasının ardından 27 Aralık 537. VI tarihinde Ayasofya Bazilikası ibadete açılmıştır. 19. yüzyılda yapılan orijinal tavan mozaiklerinden geometrik ve bitkisel motifli olanlar günümüze kadar ulaşabilmiş ancak tasvir edilen mozaikler ikonoklastik hareketin sona ermesinden sonra yapılmıştır.
Ayasofya neden önemli?
Doğu Roma İmparatorluğu’nun İstanbul’da yaptırdığı en büyük kilise olan Ayasofya, aynı yerde üç kez inşa edildi. Adı geçen Ayasofya, Doğu Roma İmparatorluğu döneminde hükümdarların taç giydiği başkentin en büyük kilisesi olan katedral olarak hizmet vermiştir.