Uzmanlar, çalışma hayatında iş-yaşam dengesinin bozulması, artan işsizlik nedeniyle işten atılma korkusu gibi faktörlerin stresi artırdığını söyledi. Arda Kazım Demirkan, şunları söyledi: “Ofis çalışanları haftanın neredeyse tamamını işyerlerinde geçiriyor. Bazen kişisel stres, iş yerindeki kişiye zarar verebilir. Ancak strese neden olan en büyük sorunlardan biri kişiye kaldırabileceğinden fazla iş yükü verilmesidir. Bu nedenle becerilerinizi veya bilginizi aşan bir görev verildiğinde ‘hayır’ cevabını verebilmelisiniz” dedi.
Psikiyatri uzmanı çalışma saatlerinin de bir stres kaynağı olduğunu vurguluyor. Dr. Demirkan, şunları söyledi: “Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) 2017 raporuna göre Türkiye, en uzun yıllık çalışma saatleri listesinde 38 ülke arasında 14’üncü sırada yer alıyor.” Uzman, çalışma saatleri dışında aile ve sosyal yaşamda stres yaratan birçok konu ve sorunun bulunduğunu söyledi. Dr. Demirkan, şunları söyledi: “İnsanlar gerçek hayatlarında yaşam koşulları nedeniyle kişisel ve çevresel pek çok engelle karşılaşıyor. Örneğin başarılı bir futbolcu sakatlanabilir, paramız istediğimizden az olabilir ya da evliliğimizde sorunlar yaşanabilir. Bu ve benzeri durumlarda fiziksel ve duygusal sağlığımızı olumsuz yönde etkileyen zorluklarla baş edemediğimizde yaşadığımız psikolojik duruma ‘stres’ adı veriliyor” dedi.
“Fiziksel ve sosyal uyumsuzluk strese neden oluyor”
Uzman, stresin, bireyin fiziksel ve sosyal çevresinde meydana gelen uyumsuz durumlar nedeniyle fiziksel ve psikolojik sınırlarını aşan çabalarından kaynaklandığını belirtiyor. Demirkan, şunları söyledi: “Stresli bir durumun neden diğerinden daha önemli olduğunu sezgisel olarak anlamamızı sağlayan bazı önemli faktörler var. Bunlar; Stres etkeninin şiddeti, kronikliği (ne kadar sürdüğü), zamanlaması, hayatımızı ne kadar etkilediği, ne kadar öngörülebilir olduğu ve stres etkeninin ne kadar kontrol edilebilir olduğu.
Stres kaynaklarının çok yoğun ve güçlü olduğu durumlarda bireylerin kullandığı baş etme yöntemleri yetersiz kaldığında krizler ortaya çıkabilmektedir. Stres ve krizi birbirinden ayıran bazı faktörler vardır. Krizde bireylerde travma ya da kriz yaratan durum, kişinin olaylarla baş etme yeteneğini aşar. Streste bireyin başa çıkma yeteneğinin aşılması şart değildir. Bireylerin hayatındaki değişimler ne kadar hızlı gelişirse stres de o kadar büyük olacaktır. Rol ve iş tanımlarındaki belirsizlik, roller arası çatışma, kişiler arası çatışma, sorumluluk, katılım, iş güvenliği, yönetim tarzı, iş stresi, bireysel çalışma durumları, iş süreçleri ve işyerinde diğer çalışanlarla etkileşimden kaynaklanan psikolojik ve fizyolojik dengenin bozulması . “Şöyle tanımlandı
“Hayır demeyi öğrenin”
Çalışma hayatında iş-yaşam dengesinin bozulması, artan işsizlik nedeniyle işten atılma korkusu gibi faktörlerin de stresi artıran faktörler arasında sayıldığını vurgulayan Demirkan, şöyle konuştu:
“Yoğun stresin verimliliği azalttığı, ekonomi üzerindeki yükü artırdığı, işe devamsızlığa ve hastalığa rağmen işte kalmaya neden olduğu, bunun da motivasyon ve iş performansının düşmesine, sık birim değişikliği gibi olumsuz iş deneyimine neden olduğu ileri sürüldü. Ofis çalışanları haftanın neredeyse tamamını işte geçiriyor. Kimisi haftanın ilk günü olan pazartesiye keyifle ve coşkuyla başlarken, kimisi pazartesiye isteksiz başlar. Ancak bu sorunun günle hiçbir ilgisi olmadığını kabul etmeli ve kişisel streslerimize çözüm aramalıyız. Bir diğer önemli konu da bazen çalışanlara işyerinde kaldırabileceklerinden daha büyük bir iş yükünün verilmesidir. Bu nedenle becerilerinizin veya bilginizin ötesinde bir görev verildiğinde “hayır” cevabını verebilmek önemlidir.”