Rusya’nın tek taraflı askıya almış olduğu tahıl koridorunu yine açmasının peşinden iktidar kanadı “başarı öyküsü” yazsa da Türkiye’de üreticiler ve cemiyet için gerçekler oldukça değişik. Bir zamanlar “tahıl ambarı” olarak anılan Türkiye, AKP döneminde dışa bağımlı hale geldi. Birleşmiş Milletler Besin Görünümü raporuna nazaran, Türkiye dünyada en fazla buğday ithal eden 3. ülke. Toprak Mahsulleri Ofisi geçen hafta 495 bin ton buğday ithalatı ihalesine imza attı. İthalat yükselirken üretim ise azalıyor.
EKİM ALANI AZALDI
İthalata bağımlılık resmi verilere de yansıdı. 2021 senesinde 2.44 milyar dolar buğday ithalatı yapmış oldu. Toplamda 8.137 milyon ton buğday ithal edildi. Üretim ise 17.7 milyon ton oldu. Sadece Türkiye’nin senelik averaj buğday tüketimi 19 milyon ton. 2020 senesinde üretim 20.50 milyon ton oldu. Tecim Bakanlığı, ithal edilen buğdayın işlenerek yurtdışına satıldığını belirtirken buğday tecim hacmine karşın ekim alanları ise azalmaya devam etti. 2004-2020 içinde buğday ekilen alanlar yüzde 25 oranında küçüldü.
ÜRETIM ORANI DÜŞTÜ
TÜİK verileri de benzer durumu ortaya koydu. Tahıl ürünleri üretim miktarı 2021 senesinde bundan önceki yıla nazaran yüzde 14.3 oranında, buğday üretimi de 2021 senesinde bundan önceki yıla nazaran yüzde 13.9 oranında azaldı. 2021 senesinde arpa üretimi bundan önceki yıla nazaran yüzde 30.7 oranında azalarak ortalama 5.8 milyon ton, çavdar üretimi yüzde 32.4 oranında azalarak 200 bin ton, yulaf üretimi yüzde 12.2 oranında azalarak 276 bin ton milyon ton oldu. Baklagillerin mühim ürünlerinden nohut üretimi yüzde 24.6 oranında azalarak 475 bin ton, kırmızı mercimek yüzde 30.6 oranında azalarak 228 bin ton, patates ise yüzde 1.9 oranında azalarak 5.1 milyon ton olarak gerçekleşti.
YANLIŞ POLİTİKALAR
Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Murat Kapıkıran da tarımda geldiğimiz noktayı şu sözlerle değerlendirdi: “Bilhassa son 10 yılda Türkiye ziraat ürünlerinin birçok kaleminde ithalatçı olmaya yönelik politikalar başlattı. Bu politikaların en mühim özelliği ziraat desteklerinin düşürülmesiydi. Türkiye beş yıl öncesine kadar kendine yetebilirken bu durum değişti. Bu süreçte hep aynı ithalatçı firmaların öne çıkması da dikkat çekti.”
Yoruma kapalı.