Üç yıl ilkin, Mustafa Kemal Atatürk’ün hastalıkları ve ölüm nedeni üstüne yazılanları inceleyerek 9 Eylül gazetesinde “Mustafa Kemal Atatürk’ün sirozu sıtmaya mı bağlıydı?” başlıklı bir köşe yazısı yazmıştım. Yazıda Mustafa Kemal Atatürk’ün sirozunun büyük olasılıkla tekrarlayan sıtma ataklarına bağlı olduğu savımı, özetle şu kanıtlara dayandırmıştım:1- İlk kez 1896’da Manastır Askeri Lisesi’nde, Eylül 1915’te Anafartalar’da, 28 Ağustos 1918’de Suriye’de, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığında, 20 Eylül 1919’da Amerikalı General Harbord ile Sivas’ta görüşürken, 1919’un son günlerinde, 3 Ağustos 1920’de Konya’da geçirdiğini bildiğimiz sıtma nöbetleri.2- Ankara Cebeci Askeri Hastanesi’nde Dr. Arif İsmet’in (Çetingil) etkeni “plasmodium vivax” olarak belirlemesi.3- 28 Mart 1938’de Dr. Fissinger’ın Hasan Rıza Soyak’a “Bu hastalığın sırf içkiden geldiği yolundaki fikir doğru değildir… Hastalığın daha başka ve mühim etkenleri bulunduğunu kabul etmek lazımdır” demiş olması.4- Ağustos başlangıcında gelen Prof. Dr. Eppinger ve Prof. Dr. Bergmann’ın hazırladıkları raporda “Evvel Mustafa Kemal Atatürk’ün çekmiş olduğu sıtmanın bir tesiri olmadığını kati olarak söylemek mümkün değildir” yazmaları ve tedaviye kinin eklenmesi.5- Dr. Neşet Ömer İrdelp’in Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatı sonrası Asım Us’a “Vaktiyle sıtma da geçirmiş, dalağı büyümüştü” demiş olması.6- Sir Patrick Manson’ın 1898’de yazdığı kitaptaki “Sıtma uzun süre tekrarladığında, kronik hepatit, bağ dokusunda artış ile karaciğerde gelişme yada küçülme ile seyredebilen siroza yol açabilir” ifadeleri.Geçen üç yılda, yaşamımızı değiştiren COVID-19 enfeksiyonu ile sıtma içinde bazı ortak yönler fark ettim. Halen dünyadaki en ölümcül enfeksiyonlardan kabul edilen ve bir çok çocuk, yılda ortalama 600 bin insanoğlunun ölümüne neden olan sıtma etkenlerinden “plasmodium falciparum”, COVID-19’da olduğu şeklinde kanın pıhtılaşma eğilimini artırıyordu. Bu eğilim sonucu, sıtmada en sık beyinde, COVID-19’da ise kalpte gelişen komplikasyonlar ölümle sonuçlanabiliyordu. İki enfeksiyonun ortak bir yönü de geç ortaya çıkabilen ve kimi zaman aşırı bağışık cevap sonucu, ölümcül olabilen komplikasyonlardı.Uzamış COVID’de, otoimmün mekanizmalar sonucu değişik organlarda gelişen tabloları göz önüne alarak, Mustafa Kemal Atatürk’ün hastalığını tekrardan araştırınca, öncesinden pek üstünde durmadığım hiperreaktif malaryal splenomegali sendromu (HMSS) yada tropikal splenomegali denen tablo öne çıktı. Sıtmanın yaygın olduğu tropikal bölgelerde, uzun süre süresince tekrarlayan sıtma ataklarına bağlı aşırı immünolojik uyarılma sonucu gelişen ve ölüme neden olabilen, IgM yüksekliği ile karakterize bu tabloda, kanda sıtma etkenleri saptanamıyor ve Mustafa Kemal Atatürk’ün durumu ile bire bir örtüşüyor. 2008’de Hindistan’daki bir hastanede, aşırı dalak büyümesi olan 24 hasta araştırıldığında, en sık niçin (7 hastada) HMSS bulunmuş. “HMSS niçin Hindistan’da sık?” diye düşününce, yanıtım “Muhtemelen hem plasmodium falciparum hem plasmodium vivax enfeksiyonlarının bir arada bulunması” oldu. Mustafa Kemal Atatürk’ün Manastır’daki ilk sıtmasının plasmodium vivax, Suriye’deki sıtmasının ise plasmodium falciparum olma olasılığı yüksek. Sıtma nöbetleri esnasında yaşamış olduğu böbrek sorunları ise plasmodium malariae sıtması ile ilişkili olabilir ve bu üç sıtma türü o günlerde bölgede mevcut. Sonuçta, Mustafa Kemal Atatürk’ün minimum iki, kim bilir üç değişik tür sıtma etkeni ile onlarca kere karşılaşmış olduğu; o günlerde kullanılan kinin ilacının, tanısı konan plasmodium vivax parazitinin karaciğerdeki şekillerine (hipnozoit) etkisiz olması sebebiyle, bu enfeksiyonun karaciğerde uykuya yatmış olduğu; yeni bir enfeksiyon edinildiğinde yada direnç düştüğünde, uykudan uyanarak alevlenip, sonuçta beraber HMSS’ye yol açtıkları hipotezi, eldeki verilerle örtüşüyor. Araştırmayı derinleştirince, Gine’den Belçika’ya gelen ve HMSS tanısı alan 16 yaşındaki bir kişinin öyküsünde, bilhassa banyo sonrası kaşıntı yakınması bulunduğunu gördüm ve Mustafa Kemal Atatürk’ün son zamanlarında yaşamış olduğu kaşıntılarının sebebinin de HMSS olabileceğini düşündüm.Atatürkçü bir parazitolog olarak benden şimdilik bu kadar. Mustafa Kemal Atatürk’ün hastalığının sıtma ve HMSS ile ilişkisi mevzusunda, başta gastroenterolog, immünolog, enfeksiyon hastalıkları uzmanı olmak suretiyle, tüm meslektaşlarımın katkılarını temenni ediyorum.PROF. DR. ÜLGEN ZEKİ OKMANİSA CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ TEMEL TIP BİLİMLERİ BÖLÜMÜ PARAZİTOLOJİ ANABİLİM DALI
Yoruma kapalı.