Ankara, İstanbul ve İzmir’de, Emek, Sulh ve Demokrasi Güçleri, Bartın Amasra’daki maden faciasını protesto etti.
Birçok sivil cemiyet örgütü, sendika ve siyasal parti üyesi, sağanak yağışa karşın Kadıköy İskelesi önünde izahat yapmış oldu. “Dün Soma, Ermenek; bugün Bartın. Kaza değil, katliam” yazılı pankartın açıldığı eylemde, “Maden işçisi, köle değildir” sloganı atıldı.
“Artık yeter diyor, isyan ediyoruz” denilen açıklamada, “katliamın göz bakılırsa bakılırsa geldiği” dile getirildi.
İzmir’deki protestoda da, “Bilim ve tekniğin gereklerini uygulamak yerine, yaşanmış olan kayıpları alınyazısı ve fıtrat olarak tanımlamak üretim ve kar hırsına kılıf bulmaktır. Buradan hükümete sesleniyoruz. Boşuna taziye mesajları, ziyaretlerle uğraşmayın. Bundan dolayı biz biliyoruz o madeni mezarlığa çeviren sizsiniz” denildi
Kadıköy’de meydana getirilen izahat şu şekilde:
“İKTİDAR VE PATRONLAR KATLİAMIN SORUMLUSUDUR”
Sayıştay ve Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ) raporlarında kazı derinliğinin 300 metreyi geçmesi sebebiyle grizu riski bulunduğunun belirtilmesine karşın kâr uğruna üretime devam eden iktidar ve patronlar bu katliamın sorumlusudur. Hazırlanan raporlara karşın işçinin canını patronların kasalarından daha değersiz bularak göz yuman, denetlemeyen, engellemeyen bakanlık ve siyasal iktidar bu katliamın sorumlusudur. Bundan dolayı bu memleketin normali, madencilerin kaderi hâline getirilmeye çalışılan ölümlerin önlenebilir bulunduğunu biliyoruz. Senelerdir onlarca kere dile getirdiğimiz, meydanlarda haykırdığımız, alınyazısı değil, fıtrat değil, kaza değil, katliam sözü ne yazık ki 41 madencinin canıma mal olmuştur.
“KÂR AZALMASIN DİYE ÖNLEM ALINMIYOR”
Daha çok kâr için dayatılan ‘üretim zorlaması’ ve ‘verimlilik politikası’ sonucunda işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin göz ardı edilmesi, bilhassa madencilik sektöründe büyük katliamlara yol açıyor. Metan gazının patlamaya niçin olacak sınır değerleri aşmasının, bunun ‘gözden kaçmasının’ temelinde ‘üretim zorlaması’ vardır. Kamu madenciliğinde dahi bu zihniyetin yerleşmeye başlamış olması durumun vahametini Bartın’da bir kez daha göstermiştir. İnsan yaşamı için alınması ihtiyaç duyulan, aklın ve bilimin öğrettiği önlemlerin, yalnız ve yalnız maliyet artmasın, işçilerin söz hakkı olmasın, kârlarımız azalmasın diye alınmadığını biliyoruz. Tarihin en büyük iş cinayeti olan Soma’da bile tek tutuklu kalmadığının, 301 işçinin canının sorumlusu olarak kimsenin hesap vermediğinin, tek bir idarecinin bile görevden alınmadığının, iktidar sahiplerinden tek bir sorumlunun dahi çekilme etmediğinin tanığıyız.
“AKP- MHP İKTİDARI KATLİAMA BİLEREK GÖZ YUMMUŞTUR”
Öfkeliyiz şu sebeple; tarihinde çokça kitlesel iş cinayeti bulunan Türkiye Taşkömürü İşletmeleri’nde bunlardan ders çıkarılması gerekirken işçilerin insanca yaşam talebini kar hırsına kurban etmiş AKP- MHP iktidarı bu katliama bilerek göz yummuştur. Açlık, işsizlik, yaşam pahalılığı, sömürü ile her anımızı cehenneme çevirenler, itiraz edenleri, eleştirenleri, karşı çıkanları baskı ve sertlik ile bastırmaya çalışanlar bu katliamın sorumlusudur. Şimdi bir kez daha, Soma’daki ve çalışırken ölen yüzlerce işçinin ahı yerde dururken, Amasra’ya giderek gosteri icra eden, gerçek yüzlerini gizleyen, her zamanki maskelerini takan, fıtrat demagojileri yapanlar emekçileri kandırmaya çalışıyorlar. 41 madenci kardeşimizin canına mal olmuş bu dikkatsizliği örtmek için dezenformasyon yapmakla meşguller. Patlamanın sebebi mevzusunda tıpkı Soma’da yaşandığı benzer biçimde ‘trafo patlaması’ yalanının anlatılmış olmasını, gerçeğin örtülmeye çalışılmasını, aynı filmi izlemeyi kabul etmiyoruz.
“HER AY BİR SOMA’YI BİZE YAŞATANLARA TAHAMMÜLÜMÜZ KALMADI”
Yalnız madenlerde değil, tüm iş kollarında işçi sağlığı ve iş güvenliği sisteminin göçük altında bulunduğunu senelerdir söylüyoruz. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası ile işçileri piyasanın insafına bırakan bu düzenin değiştirilmesi icap ettiğinin senelerdir mücadelesini veriyoruz. Hayatımızı cehenneme çeviren, ölülerimizin üstünde şatafatlı saraylar, gökdelenler, yollar, madenler inşa edenlere, her ay bir Soma’yı bizlere yaşatanlara tahammülümüz kalmadı artık. Artık yeter diyoruz. Emeğimiz, haklarımız, hayatlarımız ve geleceğimiz için yeter diyoruz. Tüm işçileri, emekçileri, kendine insanım diyen herkesi sesini sesimize, enerjisini gücümüze katmaya; artık yeter insanca yaşamak istiyoruz demek için harekete geçmeye çağırıyoruz. Herkesi daha çok kâr için daha çok kan dökmekten çekinmeyen bu yırtıcı ana para düzenini yıkmak, emeğin ve özgürlüğün iktidarını oluşturmak için beraber savaşım etmeye çağırıyoruz.”
İZMİR’DE “MADEN FACİASI” PROTESTOSU: “MADENİ MEZARLIĞA ÇEVİREN SİZSİNİZ”
İzmir’deki sivil cemiyet örgütleri, sendikalar, siyasal partiler, oda ve derneklerin oluşturduğu İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde izahat yapmış oldu. Bartın’ın Amasra ilçesinde 41 işçinin yaşamını kaybetmiş olduğu maden faciası sebebiyle hükümete sini gösteren kalabalık “Kaza değil kırım”, Kar uğruna işçileri katledenler hesap verecek” yazılı dövizler açıp, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek”, “Bartın’ın hesabı sorulacak” çarpıcı sözleri atarak, facianın sorumlularının cezalandırılmasını istedi.
“GRİZU PATLAMASI GERÇEĞİ KABUL EDİLMİŞTİR”
Emek ve Demokrasi Güçleri adına hazırlanan açıklamayı; TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Sekreteri Aykut Akdemir okudu.
Izahat şu şekilde:
2019 yılı Sayıştay raporuna bakılırsa; Ocak’ta -236/-300 kotları içinde biri yarı mekanize diğeri manuel olmak suretiyle iki tane üretim panosu bulunmaktadır. Bunlara ilaveten -250/-350 kotları içinde da pano hazırlık emekleri sürdürülmektedir. Söz mevzusu patlamanın gerçek sebebi yapılacak incelemeler sonucunda ortaya çıkacaktır. Her vakada ortaya atılan trafo bahanesi başlangıçta burada da kullanılmaya çalışılmış, inandırıcı olmayacağı anlaşıldığında grizu patlaması olduğu gerçeği kabul edilmiştir. Ölümlerin sebebi, grizu patlaması sonucu oluşan yüksek ısı ve şok dalgası sebebiyle yanma ve ortama yayılan karbonmonoksit gazından zehirlenmedir. TTK Tahlisiye ekipleri kurtarma çalışmalarını büyük bir özveriyle yürütürken, yer üstündeki kriz yönetimi organizasyonunda mühim aksaklıklara, madencilerin ailelerine data verilmesinde eksikliklere, can kaybı sayısındaki belirsizliklere sebep olmuştur.
“FITRAT OLARAK TANIMLAMAK KAR HIRSINA KILIF BULMAKTIR”
Bakan Dönmez’ in açıklamalarında -350 kotunda 5 işçinin mahsur kalmış olduğu bildirilmiştir. Hazırlık kotunda kafi güvenlik önlemi alınmadan 5 işçinin ne amaçla bulundurulduğu izaha muhtaçtır. Gaz seyretme sistemi verilerine ulaşılamamıştır. Metan sensorünün eleştiri seviyede uyarı verip vermediği, verdiyse ne çeşit önlemler alındığı, uyarı vermediyse sebeplerinin incelenmesi gerekmektedir. Siyasetin bürokrasiye müdahalesi sonucu oluşan kadrolaşma, liyakatsiz atamalar ve mühendislerin yetki ve sorumluluklarının kafi ve doğru belirlenmemiş olması; yukarıda sıralanan sayısız soruna niçin olmuş ve ne yazık ki bu facia meydana gelmiştir. Madencilik bilim ve teknolojisi grizu patlamalarını önleyecek data birikimine ve deneyimine haizdir. Bundan dolayı bu tip kazalar önlenebilir niteliktedir. Bilim ve tekniğin gereklerini uygulamak yerine, yaşanmış olan kayıpları alınyazısı ve fıtrat olarak tanımlamak üretim ve kar hırsına kılıf bulmaktır.
“SORUMLULAR CEZALANDIRILANA KADAR VAZGEÇMEYECEĞİZ”
Yeraltı kömür madenciliği bir kültürdür. Bu kültür geliştirilerek yaşatılmalıdır. Bunun için TTK ve TKİ benzer biçimde kamu kuruluşlarımız üretim yaparken hem de iş güvenliği ve mesleki eğitim anlamında okul görevi görmelidirler. Maden işletmelerinde denetim ve yönlendirme ne olursa olsun maden mühendislerinin yetkisinde olmalıdır. Yaşanmış olan bu kazanın hukuki ve cezai sorumlulukları geçmişte olduğu benzer biçimde birkaç maden mühendisine yüklenmemelidir. Maden mevzuatı; odağında insan ve tabiat olan uygar bir yapıya kavuşturulmalı ve bunun için ulusal madencilik politikaları oluşturulmalıdır. Buradan hükümete sesleniyoruz. Sayıştay raporunu, bakan ziyaretlerini açıklayamadığınız benzer biçimde manipülasyoncu kriz masanızla bilgilere ulaşımı engellediniz, biliyoruz ki bundan sonrasında da doğru bilgilere erişimi engelleyeceksiniz. Boşuna taziye mesajları, ziyaretlerle uğraşmayın. Bundan dolayı biz biliyoruz o madeni mezarlığa çeviren sizsiniz. Sizde bilin; kar hırsınız, denetimsizliğiniz, vurdumduymazlığınız sebebiyle yaşamını kaybeden tüm yurttaşlarımızın kanı ellerinize bulaştı. Ve biz yaşamını kaybeden, gençliklerini ve geleceklerini çaldığınız yurttaşlarımızın acısını yüreğimizde hissederek peşinizdeyiz. Tüm sorumlular cezalandırılana kadar da vazgeçmeyeceğiz.
BİR EYLEM DE ANKARA’DA
Gençlik Komiteleri, Bartın’daki maden faciasında yaşamını yitiren işçiler için Ankara’daki Madenci Anıtı önünde fiil yapmış oldu.
Anıtın önünde meydana getirilen konuşmada yaşamını yitiren madenciler için baş sağlığı dilenerek şu ifadelere yer verildi:
Bartın’da yaşanmış olan patlamanın kaza değil kırım bulunduğunu söylüyoruz. Onlarca defa uyarılmasına, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerine uymadığı için hakkında ceza bile kesilmesine, madenciler onlarca kere can güvenliğinden kaygı ettiklerini ifade etmesine, yalnız son bir ayda vekil, bakan, Sayıştay ziyaretleri yapılmasına karşın madende can güvenliğini sağlamak için lüzumlu önlemler alınmamıştır. Buna her yerde katliam denir. Soma’da ve Ermenek’te ne yaşandıysa Bartın’da da aynısı yaşanmıştır. İşçilerin canı ucuz bir kalem olarak üretim maliyeti içinde hesaplanarak, siyasal bağlantılar yöntemiyle denetimden kaçarak, göz bakılırsa bakılırsa gelen katliama ‘olursa olsun’ denilerek hareket edilmiştir.
Yoruma kapalı.