Cumhuriyet Genç Yazın

ÖYKÜ

GARİP İBRAHİM, ZENGİN NECMETTİNÇAĞATAY YİĞİT AKKAYAEGE ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ GAZETECİLİK BÖLÜMÜGecenin tenha, sakin ve ürkütücü karanlığında dünya efendi döne döne dönerek, güneşe çalım atarken, hain güneş utanmadan dünyanın üstünü aydınlatıyordu. Garibim Ay mı? O zavallı da hem minik hem eylemsiz olduğundan devasa güneşe bir şey diyemiyor ve dünyanın öteki yüzüyle meşgul olmak zorunda kalıyordu. Bir taraftan haline de şükretmesi lazımdı… Öteki gezegenler şeklinde, ya dünyanın da iki üç uydusu olsaydı? Aman aman düşman başına…Bu hikâyede dünya kim güneş kim, bilmiyorum fakat kesinlikle ay bizim İbrahim’di. İbrahim 1.70 uzunlukta zayıf mı zayıf, sıska mı sıska, Tanrı günah yazmasın, çirkin mi çirkin bir ademdi. Hem artık her gelen zamla beraber beli daha da kamburlaşıyor ve kendi kendine, “Ben altı çocuk, bir hanım, bir de kayınvalide ’ye iyi mi bakarım?” diye düşünüyordu. Yaşı kırkı geçen İbrahim’in yaşam zevki de yok denecek kadar azdı. Gerçi her gün evine gelip, ayağını uzatıp uyuyor ya bundan daha büyük yaşam zevki olur mu? Şükretmek gerek, şükür yiğidin dostudur. Bizim İbrahim de sürekli şükreder, halinin daha iyi olması için de yakarma ederdi. Dinle, kitapla Kur’an’la arası pek iyi değildi fakat içinde bir yerlerde, o sıska zayıf, gömleği üzerine yorgan şeklinde gelen insanın içinde bir yerlerde bir inancı vardı. Sigaraya gelen son zammın peşinden fabrikadan üç beş arkadaşıyla para biriktirip bir yerlerden tütün aldılar, sonrasında da onu bir kağıda sarıp içmeye başladılar. Bir oldu, iki oldu, bizim İbrahim başladı güçlü güçlü öksürmeye. Ilkin kendi kendini yedi, evhamlandı ve dedi ki “Eyvah! Korona oldum!” Aman yarabbi, eğer İbrahim korona olursa işe gidemez, işe gidemezse eve para gelmez, eve para gelmezse kirayı yatıramaz, hanıma para veremez, ekmek alamazlar, su, elektrik hepsi birden bangır bangır ulaşınca ödeyemez, aile hem karanlıkta kalır, hem çocuklar aç kalır ve daha kötüsü İbrahim’in hanımı sütten kesilir.Tüm bu tarz şeyleri iyice düşündü düşündü bir hal şekli yok, öksürük bayır aygırı şeklinde devam ediyor, artık hanım bile fark ettirmeden bakmaya başladı, büyük çocuk durumu anlamaya çalışırken kayınvalide beyaz çiçekli tülbentiyle ağzını burnunu kapatmaya başlamıştı bile. Kızdı bizim İbrahim yaktı bir sigara daha, sigarayı içine çekmiş olduğu an başlamasın mı gene… Aniden bir kıvılcım patladı İbrahim’in içinde. “Eğer ki ben sigara içtiğim vakit öksürüyorsam beni sigara öksürtüyor o vakit” dedi kendi kendine. Aniden kalktı, tuvalette leğen içinde çamaşır yıkayan hanımına koştu ve dedi ki “Mü-j-d-e” fakat o denli oldukça öksürüyordu ki kambur olan beli daha da kamburlaşıyor, ağzının damlacıkları her yere yayılıyordu. Zavallı kadıncağız kocasının sesini işitince maaşına zam geldiğini sanmış olacak ki sevinçle ayağa fırladı, dizlerinde sular da ayaklarına doğru yavaş yavaş aktı gitti. Bizim İbrahim “Korona değilim! Sigara beni öksürtüyor.” Diyince kadıncağızın durumunu ne ben söyleyeyim ne siz duymak isteyin. Sıska, zayıf mı zayıf vücudu sarma sigarayı kaldıramamış ve tepki göstermişti. Artık bizim İbrahim aman sağlığım fena etkilenir, ağır atlatırım filan diye değil de, işten atarlar korkusundan kendini yedi tamamlamış oldu. Hem ne yapabilirdi ki artık? Koskocaman bir asla. Daha nice İbrahimler var değil mi aramızda… Doğal olarak siyah camlı arabalardan, hususi üniversitelerden ya da değişik gazetelerden İbrahimler’in, Fatmalar’ın halini idrak etmek oldukça zor… Her yıl sorulan suali bu sefer bir genç olarak ben sorayım: Ne olacak bu memleketin hali?Son olarak üstüne binlerce tezin yazılması ihtiyaç duyulan hem sosyoloji hem de psikoloji bilimlerini ilgilendiren bir paragrafı şuraya bıraktım:Bir paket sigaranın fiyatı aldı başını gitti. Aman be, sağlığa zararı dokunan aslına bakarsan içmeyiver! Peynirin kilosu da dudak uçuklatıyor! Ah ah nerede o eski köy peynirleri, şimdi içinden neyin çıkmış olduğu belli değil, yemeyiver! Ekmek için artık kağıt para verince, para üstü gelmiyor, üzerine bozukluk veriyormuşsun. Hamur harcı aslına bakarsan kilo yapar, neymiş o poğaça, börek bak Alman’a, bak Fransız’a fit adamlar fit, yemeyiver!

ŞİİR

NİHAYETOSMAN ŞAHİNSABANCI ÜNİVERSİTESİ ELEKTRONİK MÜHENDİSLİĞİYıkanıp temizlendim nihayet,Gözlerinin derinliğinden akan yaşam suyuyla.Aktı ruhumun pislikleri,Doldurdu çevremdeki karanlık odaları.Yaşa, yaşa bigün daha;Sevgi cümleleri kurmaya başla.Hayal et ki;Denizin üstünde gezen bir bulut olayım.Gün gelecek gözlerin,Bir bulut olduğumu görecek.İşte o vakit mutluluk gözyaşların düşecek,Toprağın bereketine karışacak,-temizleyecek orayı da-Dayan, bilinmeyen hasretim…Çıkacaksın sen de karşıma,İki can buluştuğunda;Gözyaşının bereketi,-toprakta yeşerecek-

Yoruma kapalı.

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku

Gizlilik ve Çerez Politikası