Tiyatro Pera, ayakta kalmaya çalışan ve devamlı üreten hususi tiyatrolardan biri. Her sezonda yeni bir oyunla perde açan tiyatro bu mevsime İ.S. Turgenyev’in 1862’de yazıya döktüğü en meşhur romanı “Babalar ve Oğullar”ın sahne uyarlamasıyla başlıyor. Nesrin Kazankaya’nın sahneye uyarladığı ve yönettiği oyunun dramaturjisi Şafak Eruyar’a ilişkin. Oyun, 21 Ekim’de Tiyatro Pera Sahnesi’de prömiyer meydana getirecek. Promiyer öncesinde Kazankaya ile beraber seyrettiğimiz oyunu konuştuk. Öznur Oğraş Çolak ve Nesrin Kazankaya
RUSYA’DA TOPLUMSAL DEĞİŞİKLİK…
19. yüzyıl Rus yazarlarının hep ilgisini çektiğini söyleyen Kazankaya, “Rusya’da toplumsal büyük değişikliklerin yaşandığı, karmaşık ve tutarsız bir dönem. Gelmekte olan yeni düzenin izlerini insan ilişkilerinde görürüz. Roman uyarlamak riskli bir iş. Romanda yazarın anlattıkları ve kişilerine yaşattıkları okuyucuda bütünleşir. Fakat tiyatroda yalnızca figürleri izleriz” diyor. Oyun, video görselleriyle desteklenen bir yorumla sahneliyor. Dekorun içine gömülmüş ekranlardaki görüntüler, sahnede görmediğimiz yaşananların ipuçlarını veriyor. Zamansız bir düzlemde, bir platoya dönüştürülen sahnede, izleyici de oyunun bir parçası olarak yerini alacak.Oyun, babalar ve oğullar arasındaki dönem çatışmasıyla, liberal ve nihilist akımlar arasındaki kültürel hizipçiliği konu alıyor. Seviye karşıtı nihilist gençler ilk Bolşevikleri temsil ediyor. Değişen Rusya’nın genç dinamikleri olan oğullar, mevcud düzeni reddedip, toplumu, bilimi, gelenekleri sorgularlar; sanata ve aşka inanmazlar. Tek amaçları dünyayı tekrardan oluşturmaktır. Sadece bunun iyi mi gerçekleşeceğini bilmedikleri için bu ikilem, onların isyanını artırır. Aşkı reddetmelerine karşın her ikisi de tutkulu ilişkilerin pençesine düşerler. Oğullardan biri düzenle uyuşarak toplumsal ideallerinden vazgeçip, görece bir mutlu son yaşarken diğeri köktencilik tavrını sürdürür. Çatışmalar, durgun taşra yaşamında, gizli saklı aşklar, kıskançlıklar, inkâr edilen özlemler içinde kaybolup gidecek; tüm karakterlere asla düşünmedikleri bir son getirecektir.
KUŞAKLAR ARASINDAKİ ÇATIŞMA
Kazankaya, “Günümüz hayatına göndermeleri olan oyundaki çatışmalar, ülkemiz gündeminde de yoğun bir şekilde yer almakta. Türkiye keskin bir toplumsal dönüşümün arifesinde. Oyundaki kuşaklar arasındaki çatışma, geleceği belirlemek açısından, bizim toplumumuzdaki, gerici, çağdışı bir seviye ardında koşanlarla, Cumhuriyet ilkeleriyle modern bir toplumu tekrardan yaratmak isteyenler içinde yaşananları anımsatıyor. Oyunda köktencilik genç Bazarov’un haykırdığı cümleler sanki bizi konu alıyor: ‘Rusya bir bataklıkta. Memurlar rüşvet alıyor, tecim sıfır, halk sömürülüyor, adil yansız mahkemeler yok. Toplumsal hastalıklarımız üzerine konuşmak vakit yitirmekten başka bir şey değil. İlerici, reformcu dediğimiz kişiler hiçbir şey başaramamışlar. Kendimizi saçma sapan tartışmalarla oyalayıp duruyoruz. Oysa gerçek, ekmek problemi, boş inançlar, namussuz kişilerin mahvettiği iktisat…’” diyor.İşte burada bizi de yakından ilgilendiren evrensel sual ortaya çıkıyor: Ne yapmalı?Kazankaya bu suali şu şekilde yanıtlıyor: “Yaşam direncinin, savaşım gücünün deposu bu probleminin yanıtında. Günümüzde bu cevap, iktidar gücüyle korku yaratılarak planlı bir şekilde karanlık bir bilinmezliğe dönüştürülüyor. Bunun sonucu olarak da ilk olarak gençlerin, giderek geniş bir kesimin yaşamış olduğu inanç kaybı, umudun kaybolma tehlikesini içermekte. İdealizmin pragmatizmle, uzlaşmacılıkla harmanlandığı bir düzenden, aydınlık bir gelecek beklemek zor. Yeni bir gelecek için değişimden yana olanlarla, eskiyi korumak için çaba sarfeden tutucular arasındaki çatışma, ülkemizin yarınını belirleyecek…” Tiyatro Pera yeni oyunuyla bu sürem oldukça konuşulacağa benziyor.
Yoruma kapalı.